YEDİKITA HAZİRAN 2022 (166. SAYI)
Padişah için erkek evlat, hanedanın devamı ve yeni bir hünkâr adayı demek olsa da Osmanlı sarayının kız evlatları da cihan padişahlarının gözbebekleriydi. Hanedanın erkek evlatları, sarayda nasıl bir eğitim alıyorsa kız evlatlar da
aynı şekilde mükemmel tahsil görürdü. Zira onlar da sarayın hanım temsilcileri arasında önde gelirlerdi. Onlar, Enderun-ı Hümâyûn’da yetişen üst düzey devlet adamlarının yahut nüfuzlu bir beyin muhtemel ve müstakbel hanımlarıydı aynı zamanda. Bazılarıysa gün gelecek, hanedanın “büyük halası” olacaktı.
Kimi sadrazam, kimi beylerbeyi hanımı olsa da evvelâ onlar, padişah kızıydı. Yetişme tarzlarının, aldıkları terbiyenin ve sahip oldukları görgünün icabına göre yaşadılar her asırda. Babalarının ve annelerinin izini takip ederken, yolları her zaman hayırhasenat işleri ve kurdukları vakıflardan geçti. Her biri zarif ve naif birer hanımefendi olarak başta payitaht İstanbul olmak üzere memleketin farklı coğrafyalarında, yine kendileri gibi zarif eserler inşa ettirdiler. Vakfiyelerini en derin hislerle ve en ulvî niyetlerle tesis ettiler.
Muhteşem Süleyman’ın hayırsever kızı Mihrimah Sultan; Üçüncü Murad Han’ın, talebelere 10 bin akçe dağıttıran kızı Ayşe Sultan; İkinci Mahmud Han’ın dervişmeşreb kızı Âdile Sultan… Bu ay kapağımızda, pek bilinmeyen cihetleriyle padişah kızları var. İstifadeli okumalar dileriz.